Cumhuriyet Üniversitesi Haberleri
Giriş Tarihi : 20-10-2014 23:10

REKTÖR KOCACIK YÖK’TE…

Cumhuriyet Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Faruk Kocacık Yükseköğretim Akademik Arşiv Projesi Tanıtım toplantısına katıldı... Yükseköğretim Akademik Arşiv Projesi Tanıtım Toplantısı, YÖK Konferans Salonu'nda gerçekleşti.

REKTÖR KOCACIK YÖK’TE…

Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun da katıldığı YÖK’teki Akademik Arşiv Toplantısında bir konuşma yaptı… Cumhuriyet Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Faruk Kocacık'ın, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun konuşması sırasında cep telefonu ile fotoğrafını çekmesi ise dikkatlerden kaçmadı. 

Başbakan Davutoğlu'nun konuşmalarının satır başları;

"İçinde bulunduğumuz coğrafya bize özgün nitelikler kazandırıyor. Antik/kadim dönemlerden bu yana bilginin örgütlendiği kurumlar, üniversitelerdir. Her üniversitemizin bu topraklarda medeniyet arka planı vardır. Semerkand büyük bir bilim rasathanesidir. Bütün bilginin İstanbul'a aktığı ikinci büyük harmanlanmadır.  Bağdat'ta oluşan düşünsel zemin, Batı ve Doğu ile harmanlanmıştı. Aydınlanma felsefesi ile rasyonel, analitik düşünce modern üniversiteyi kurdu. Bu büyük bir devrim oldu.

"BİLİM-AHLAK İLİŞKİSİ YENİDEN TANIMLANACAK"

Türkiye'de üniversiteler bütün etkileşimlerin içinde, olağanüstü canlılığa sahne olabilir. Sanal harmanlanma büyük bir imkan ama büyük bir tuzak da olabilir. Küreselleşme alanında bizi ciddi meydan okuma ve imkanlar bekliyor. Klonlama süreci, ontolojik ve ahlaki soruları beraberinde getiriyor. Bilim-ahlak ilişkisi yeniden tanımlanacak.

"ÖĞRENCİ ZİHNİNİN AÇACAK ŞEYLERİ GÖRMÜYOR"

Geçtiğimiz yüzyıl insanoğlu, insan bilimiyle ilgili tezler ortaya attı ve şimdi genetik anlamındaki gelişmeler tek bir insanın varoluşuna katkılarda bulunuyor. Bazen zihinlerimizi öyle parçalıyoruz ki öğrenci zihnini açacak şeyleri görmüyor ve bu benim alanıma girmiyor diyor. Alanları üniversitelerde öyle bölüyoruz ki bazen özgün üretim olmuyor.

"TEK BİR İNSANIN DÜNYASI İNSANIN TANIMI DEĞİŞİYOR"

Sosyal alanda çalışan birinin matematik bilmemesi faciadır.
Birbirinden bağımsız gibi görünen alanlar arasında bağlantı kurulmalı. Genetik bilimi tek bir insanın var oluşu hakkında yeni tartışmalar, felsefi sorunlar ortaya koyuyor. Sosyal bilim alanında çalışan birinin matematik bilmemesi faciadır. Matematik zihnin gelişmediği bir yerde bilim gelişmez. Tek bir insanın dünyası insanın tanımı değişiyor.

BİLGİ İÇSELLEŞTİRİLMELİDİR

Sosyal alanda çalışan birinin matematik bilmemesi faciadır. Birbirinden bağımsız gibi görünen alanlar arasında bağlantı kurulmalı. Araçsallaştırılmış bilgi kadar tehlikeli bir şey yoktur.

ÜNİVERSİTE VE EĞİTİMİN ESASI İKİ UNSUR: HOCA VE TALEBE

Tahayyül edemeyen biri, bilim adamı olamaz. Tasavvur edeceksiniz. Tasarım yapılabilmesi için çok sağlam bir edebiyat ve şiir zihni olması gerekir. İnsanilik yerine kurumsallık geldi. Üniversite ve eğitimin esası iki unsura dayanır: Hoca ve talebe. Cep telefonu diplomasinin mahiyetini değiştirdi.

HİÇBİRİ BİRBİRİNİ NAKSEDEREK GELİŞMEMİŞTİR

Üçüncü büyük harmanlanmayı, "kadim gelenekteki senteze dayalı düşünceyi ikame edecek şekilde rasyonel, analitik düşüncenin modern üniversiteyi kuracak şekilde bütün insanlık birikiminde yol açtığı devrim" olarak tanımlayan Davutoğlu, bu harmanlanmanın, önce Paris, Londra ve Berlin üçgeni içinde doğduğunu, sonra sömürgecilik ve Batı siyasal sisteminin yayılmasıyla birlikte, 19'uncu yüzyılda bütün dünyada modern üniversitelerin doğuşuna zemin hazırladığını belirtti.

"Bunların hiçbirisi diğerini naksederek gelişmemiştir. Her biri diğerinden beslenerek, diğeriyle birlikte yaşayarak gelişmiştir. Bazen moderniteyi yanlış anlayanlar, bunu bir radikal kopuş olarak gördüklerinde, kendi geleneksel bilgi birikimlerinden kopmayı modernleşmenin bir aracı olarak görürler. Halbuki geleneksel ve kadime dayalı bilgi birikimini moderniteyle sağlam sentezler oluşturabilenlerse özgün katkı yapabilme yeteneğini sürdürürler. Bu açıdan modern dönemde Çin'de ve Hint'te yaşananları bence çok yakından takip etmeliyiz, gelecekte belki de bilimsel ve felsefi yaklaşımların en özgün çalışmaları Çin'de ve Hint'te gelişecektir."dedi.


Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Gökhan Çetinsaya, Akademik Arşiv Toplantısında yaptığı konuşmada ise, yükseköğretim sisteminde yeniden yapılanmaya ilişkin, "Bir sıçramaya ihtiyaç var. Bu kaçınılmaz. Bu konuda da 30 yıl önce oluşturulmuş mevcut yapının değiştirilmesi yönünde de büyük bir beklenti var. Yükseköğretimin yeniden yapılandırılması şu anda yasama ve yürütme organımızda gündeme alınmayı bekliyor.

Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Gökhan Çetinsaya, yükseköğretim sisteminde yeniden yapılanmaya ilişkin, "Bir sıçramaya ihtiyaç var. Bu kaçınılmaz. Bu konuda da 30 yıl önce oluşturulmuş mevcut yapının değiştirilmesi yönünde de büyük bir beklenti var. Yükseköğretimin yeniden yapılandırılması şu anda yasama ve yürütme organımızda gündeme alınmayı bekliyor. Neden önemli bu yeniden yapılandırma? 2547 sayılı düzenin en büyük açmazı aşağı yukarı herkese aynı elbiseyi giydirmesi, sistem içinde çeşitliliğe izin tanımaması" dedi.

YÖK Başkanı Çetinsaya burada yaptığı konuşmada, Türkiye'nin 140 bin öğretim elemanının bulunduğunu kaydederek, akademisyenlere yapılan zam ile ilgili, "Tüm yükseköğretim camiası adına size en kalbi teşekkürlerimizi de sunmak isterim. Bizler uzun yıllar içinde mesleğimizin erozyona uğramaya başladığını görerek neredeyse ümitsizliğe kapılıyorduk. Ancak hükümetinizin ilk icraatlarından olarak akademik zammın gerçekleştirilmesi, akademisyenlerin özlük haklarının Türkiye'deki diğer muadilleriyle eşit hale getirilmesi bizleri son derece mutlu etmiştir ve tekrar mesleğimize ve yükseköğretim sisteminin geleceğine umutla bakmamıza vesile olmuştur. Bu bakımdan sadece bu salondaki kişiler için değil, yaklaşık 120 bin kişilik yükseköğretim ailesi olarak size şükranlarımızı arz ediyoruz" dedi.

 Her yıl bütçe dönemlerinde 9 bin araştırma görevlisi kadrosu tahsis edildiğini, ancak geçen sene bunun 4 bine indirildiğini bildiren Çetinsaya "Türkiye'nin yarınları için bunun 9 bine, imkanlarımız geliştikçe daha üst sayılara çıkmasını temenni ediyoruz" diye konuştu.

 "BİR SIÇRAMAYA İHTİYAÇ VAR"

Çetinsaya, konuşmasına şöyle devam etti:

"Sistemde genel manzaraya bakınca da önümüzde yapmamız gerekenler aşağı yukarı ortaya çıkıyor. Bir sıçramaya ihtiyaç var. Bu kaçınılmaz. Bu konuda da 30 yıl önce oluşturulmuş mevcut yapının değiştirilmesi yönünde de büyük bir beklenti var. Yani yükseköğretimin yeniden yapılanması ister yasal boyutuyla, ister kurumsal boyutuyla olsun. Kamuoyunda da bu konuda bir ittifak var. Yükseköğretimin yeniden yapılandırılması şu anda yasama ve yürütme organımızda gündeme alınmayı bekleniyor. Neden önemli bu yeniden yapılandırma? 2547 sayılı düzenin en büyük açmazı aşağı yukarı herkese aynı elbiseyi giydirmesi, sistem içinde çeşitliliğe izin tanımaması. Hangi boy ve kiloda olursa olsun herkese aynı kıyafeti giydirmesi ya da herkese aynı hızda koşmasını emretmesi. Halbuki çeşitliliği yaratabilirsek sistem içinde eminim hızlı koşanlara 'daha hızlı koş', yeni yürümeye başlayanlara da 'aman dikkat et' diyebilme imkanımız olacak ve daha verim alacağımıza inanıyoruz" şeklinde konuştu.

Çetinsaya, ayrıca yeniden yapılanma gerçekleştiğinde boşa gitmeyecek projeler yürüttüklerini de anlattı. "Yükseköğretim Akademik Arşiv Projesi"nin amacının YÖK'ün tez bankasını genişleterek ulusal bir tez bankası haline getirmek olduğunu belirten Çetinsaya, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun çalışmalarını da sistemde aradıklarını ve doktora tezine ulaştıklarını anlattı. Çetinsaya, "Müsaade ederseniz o tezi de sizlerle ve katılımcılarla paylaşmak isterim. 1990 yılında tamamladığınız doktora teziniz ve hatıra olması açısından da jüri üyeleriniz" ifadelerini kullandı.

 

 

AdminAdmin