Gündem
Giriş Tarihi : 26-10-2014 18:33

REKTÖR VE DEKANIN SEÇİMİN SON HAFTSINDAKİ ÇIRPINIŞLARI DEVAM EDİYOR…

(Özel Haber) Gazetemizin 19. 10. 2014 tarihinde yayımlanan Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi ilgili yazıda Fen- Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hanifi Vural’ın, YÖK yasa ve yönetmeliklerine aykırı olarak ikinci öğretim derslerinin, yasaları çiğneyerek saat 15. 00 almakla, ücretlerde keyfi uygulama yaptığı belirtilmişti.

REKTÖR VE DEKANIN SEÇİMİN SON HAFTSINDAKİ ÇIRPINIŞLARI DEVAM EDİYOR…

Bu haberden dört gün geçtikten sonra, Dekan yanlış yaptığını anlayarak, derslerin başlanmasından beş hafta sonra Bölümlere yazı göndererek ikinci öğretim derslerini 27 Ekim’den itibaren saat 17’den sonraya alınması için ders programlarının yeniden düzenlenmesini istemiştir. Bu yazıda hiçbir gerekçe gösterilmeden ders programlarının dönem başında Fakülte Kurul Kararı ile alınmasına rağmen usulsüz işlemler yapılması istenilmiştir. Bu durumda geçmişte kalan dört yıl boyunca yapılan yanlış işlemler sonucu öğretim üyelerinin kaybettiği ücretlerin hesabını kim verecektir.

Dekanlık daha öncede gazetemizde 02. 06. 2013 tarihinde, “Varan – 1” de Üniversitelerde Akademik Teşkilat Yönetmenliğinin 16. ve 18. maddelerinin zamanında uygulanmaması haberinden dört gün sonra, Dekanlık Makamı 06. 06. 2013, Fakültedeki tüm Anabilim Dalı Başkanlarını iki ay geçtikten sonra zorunlu olarak, yeniden atamıştı. Bu türlü hatırlatmalar olmasa Dekanlık hukuksuz ve usulsüz işlemler serisini devam ettirecekti. Fakültede yapılan tadilat ve alım satım işlerinde yolsuzluklar yapıldığı iddia edilmektedir. Ayrıca Dekan, yasalara aykırı olarak beş araştırma görevlisine üçer saat ücret karşılığı ders dağıttığı gelen bilgiler arasındadır. Bu hukuksuz işlemlerle ilgili denetim organlarının görevlerini biran önce yapmaları gerektiği düşüncesindeyiz…

Rektör Prof. Dr. Mustafa Şahin’in seçim amaçlı öğretim üyelerini ziyaret etmesi birtakım tepkilere neden olmuştur. GaziosmanPaşa Üniversitesinden bir hocanın Üniversitedeki öğretim üyelerine elektronik posta (e-mail) ile gönderdiği açık mektup bize ulaşmıştır. Yayınlıyoruz:

REKTÖR ADAYI PROF. DR. MUSTAFA ŞAHİN’E AÇIK MEKTUP

23. 10. 2014.

Tarafıma yapılan haksızlıklar, hukuksuzluklar ve mağduriyetimle ilgili olan gerçekleri, haykırmak için Açık Mektup yazmak zorunda kaldım. Önce kısa olarak kendimi tanıtmak istiyorum: 1971 yılında Bakü Devlet Üniversitesinin Fizik Fakültesinden mezun oldum. 1975 yılının Ekim ayında 1. doktoramı yaptım 1985 yılının Mart ayında doçent, 1994 yılının Nisanında Profesör unvanını aldım. 1992 yılının Aralık ayında 2. doktora tezimi savundum. Bu tezimin konusu Fizik alanında 32 yaşında en genç Nobel ödülü kazanan, Rudolf Ludwig Mösbauer’in ismi ile bağlıdır. Nükleer Gamma Rezonans veya Mösbauer olayının ilk kez yarı iletkenlere uygulanması ideasına, Mösbauer’in kendisi ile iki kez Bakü’de ve 1983 yılında Alma-Ata da görüşlerim sonucu vardım. Mösbauer olayı tıpta uygulanan EMAR, MRG ve NMR’in temelini oluşturmaktadır. Bu konu ile ilgili olarak Üniversitemizde Yüksek Lisans ve Doktora öğrencilerime tez savundurdum. Tez sonuçları öğrencilerimle birlikte SCI’ye dahil olan dergilerde yayımlanmıştır. Ayrıca bu konularla ilgili en önemli JMM dergisinde 2004 ve 2007 yıllarında iki tane tek yazarlı makalem mevcuttur.

Yaklaşık 20 yıllık profesörlük kıdemimin ikinci 10 yılını Gaziosmanpaşa Üniversitesinde kadrolu olarak çalışmaktayım. 2004 yılında Fizik Bölüm Başkanı olarak atandım. 2005 yılında Bölümde Doktora programı açıldı ve Bölümümüz 2006 yılında öğretim üyesi başına düşen bilimsel yayın sayısına göre, Devlet Üniversiteleri arasında ikinci oldu. Üniversite ve Fakülte Yönetim Kurulu Üyeliği yaptım. Taktir ve teşekkür belgeleri aldım. Bölüm Başkanı ve Yönetim Kurulları Üyeliği yaptığım dönemlerde, Hukukun Üstünlüğünü Esas Alarak, Yasa, Yönetmelik ve Mevzuatlarının uygulanmasında çok titiz davrandım. Fakat, bu davranışım, mevcut Yönetim döneminde kendime karşı ters tepkilerin oluşmasına ve tarafıma yapılan haksızlıklara vesile oldu…

Sayın Rektör Adayı Prof. Dr. Mustafa Şahin: Sizden, randevu talebinde bulunarak 25. 03. 2011 tarihinde saat 15. 30 da, Fakülte Dekanımız Prof. Dr. Hanifi Vural’ın hukuksuz ve yönetmeliklere aykırı işlemleri hakkında, sözlü olarak şikayette bulundum. Bu tarihten dört ay geçmesine rağmen, gereği yapılmadığından dolayı, (14. 07. 2011 tarihli “21. 03. 2011 tarih ve 428 sayılı izin isteği ve onayı formu” konulu, 06. 09. 2011 tarih ve “Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanlığı tarafından Üniversitelerde Akademik Teşkilat Yönetmeliğinin 14. Maddesinin ihlali” konulu ve 07. 06. 2012 tarih ve “Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanlığına ilettiğim 13. 04. 2012 tarihli yazımda bahsi geçen öğretim üyesinin isminin verilmemesi” konulu) üç yazı ile şikayetimi ilettim. Bu yazılardan da bir sonuç alınmadı.

Son yazımın iletilmesinden iki hafta geçtikten sonra, siz, beni 20. 06. 2012 tarihinde makamınıza çağırtarak, sert şekilde uyardınız ve “Benim Dekanım hakkında bir daha şikayette bulunma, biz bir ekip olarak çalışmaktayız” dediniz. Aradan bir yıl geçtikten sonra 02. 06. 2013 günü saat 16. 20’de beni acil olarak arattırarak makamınıza çağırttınız. Aynı gün Sivas Egemen internet gazetesinde yayımlanan “Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Dekanlığından Usulsüz Uygulamalar” isimli VARAN-1 yazısını göstererek beni haksız ve mesnetsiz şekilde suçladınız, bana cevap hakkı vermeden “mesai saatlerine dikkat etmemi” hatırlatarak, aba altından sopa göstermeye çalıştınız. Benim sizden 15 yaş büyük ve 20 yıllık profesörlük kıdemimin olmasına rağmen, bana saygısızlık yaparak makamınızı terk etmemi istediniz.

Tüm bu haksız suçlamaların tek sebebi, benim Üniversitemizdeki yetkililerin tüm eylem ve kararlarında hukukun üstünlüğünü esas almaları ve Uygulamalarını, Yönetmelik ve Yasalar gereğince yapılması talebim olmuştur:

a) Bölüm Kurulunun 09. 05. 2013 tarihli 03. 01. nolu kararına, Anabilim Dalı Başkanı atandığım 06. 04. 2013 tarihten bir aydan fazla bir süre geçtiğinden dolayı, imza yetkimin olmadığı hakkında düştüğüm şerh.

b) Bu şerhin yazıldığı tarihinden 20 gün geçmesine rağmen Dekanlık tarafından şerhle ilgili hiçbir işlem yapılmadığı için, Dekanlık Makamına ilettiğim 29. 05. 2013 tarihli yazım oldu.

Bu yazımda, Bölümümüzle ilgili Dekanlık Makamının Üniversitelerde Akademik Teşkilat Yönetmenliğinin 16. ve 18. maddelerinin zamanında uygulamamasını hatırlattım. Bu yazımın iletilme tarihinden üç gün geçtikten sonra, Egemen internet gazetesinde yayımlanan Varan 1 haberinde, yazımda belirtilen usulsüzlüklerden de bahsedilmişti. Bu haberden dört gün sonra, Dekanlık Makamı 06. 06. 2013 tarih ve 803 sayılı yazısıyla, Fakültedeki tüm Anabilim Dalı Başkanlarını iki ay geçtikten sonra yeniden atadı. Bu ihmalden dolayı Fakülte Dekanı Prof. Dr. Hanifi Vural’ın Yüksek Öğretim Kurumları Yönetici, Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmenliğinin 7. Maddesinin ğ fıkrası (Yönetimi ile sorumlu olduğu birimin idaresinde ihmalde bulunmak veya mevzuatın verdiği görevler gereğince yerine getirmemek) uyarınca, Yönetim Görevinden Ayırma disiplin cezasını gerektirdiği halde, sizin gereğini yapmanızı beklerken, kendimi, “günah keçisi” konumunda buldum ve sonuçta bu konu ile ilgili tarafıma iki soruşturma açtırdınız ve soruşturmacı olarak da kendi yardımcılarınızı görevlendirdiniz ve sonuçta gereksiz soruşturmalar ile hak etmediğim iki disiplin cezası verdiniz. Bu

mudur sizin vaat ettiğiniz hukukun üstünlüğünü esas alan, bireysellikten uzak, kurumsal yönetim anlayışınız; akademik personelin özlük haklarını korumanız ve tarafsızlığınız?

Geride kalan dört senede tarafıma yapılan haksızlıklar ve hukuksuz işlemleler tek bununla sınırlı değildir:

1. Bölüm Başkanı olarak, geriye dönük bir tarih için hazırlanan, (07. 03. 2011 günü için izin isteğinde bulunan öğretim üyesi, 14. 03. 2011 tarihinde Bölümde kayıttan geçen dilekçesi) 21. 03. 2011 tarihinde onaylanan 428 sayılı İzin İsteği ve Onayı Formuna, Dekanın baskı ve ısrarına rağmen yasal olmadığı için imzalamadım. Dekanlık, GOP Üniversitesi Hastalık Aylıksız ve Refakat İzinlerinin Kullanım Usul ve Esasları Yönetmeliği’nin 1. 3. 1. 6 maddesini. ( a-Fakülteler, Enstitüler ile Yüksekokullarda diğer akademik personele izin veren yetkili Bölüm Başkanları, onay ilgili Dekan ya da Enstitü veya Yüksekokul Müdürü, ) ihlal ederek, kendisi, bu belgeyi Bölüm Başkanı olarak, benim imzam olmadığı halde, iki hafta geçtikten sonra onaylayarak yasal olmadan işleme koydu … Dekanın bu hukuksuz işlemleri ilgili olarak sözlü ve yazılı (14. 07. 2011 tarihli) bilgi vermeme rağmen, siz Dekanı kollayıp korudunuz ve gereğini yapmadınız.

2. Bölüm Başkanı atanması zamanı, beş Anabilim Dalı Başkanından dördü, Bölüm Başkanı olarak beni önerdiği halde, beşinci Anabilim Dalı Başkanı ise isim olarak herhangi bir öneride bulunmamasına rağmen, Dekan, yasal olmayarak düzenlenen, izin belgesini imzalamadığımdan dolayı oluşan husumetinden, inadına Anabilim Dalı Başkanlarının hiçbirinin önermediği, ilgili yönetmenliğin hükümlerini çiğneyerek, yeddi yıllık kıdemli iki “ithal” profesör olduğu halde, Üniversitelerde Akademik teşkilat Yönetmenliğinin 14. Maddesinin (Birden fazla ana bilim dalı bulunan bölümlerde bölüm başkanı, o bölümün aylıklı profesörleri, bulunmadığı takdirde doçentleri, doçent de bulunmadığı takdirde yardımcı doçentleri arasından o bölümü oluşturan anabilim veya ana sanat dalı başkanlarının 15 gün içinde verecekleri yazılı görüşlerini dikkate alarak bir hafta içinde fakültelerde, dekanca atanır ) hükmünü hiçe sayarak profesörlüğünün 10. ayını tamamlayan Prof. Dr. Orhan Uzun’u atadı. . Dekanlık Makamı, bu atama kararını yapmakla Üniversitelerde Akademik teşkilat Yönetmenliğinin 14. Maddesini açık-aşikar ihlal etmiştir. Yapılan hukuku ihlali ile ilgili size 06. 09. 2011 tarihli yazımla bilgi verdim. Yasal olmayarak atanan Prof. Dr. Orhan Uzun kardeş dediğiniz Azerbaycan kökenli öğretim üyelerini “İthal Türk” olarak nitelendiriyordu.

3. Dekanın, bana olan husumeti bununla da bitmedi… Yasal olmayarak Bölüm Başkanı atanan, Prof. Dr. Orhan Uzun başka bir üniversiteye geçtiği için Bölümde yerli profesör olmadığından iki “ithal” profesörden birisini atamak zorunda kaldığında bile, Dekan, diğer Bölüm Başkanları atamalarında hiçbir zaman uygulamadığı bir yöntem kullandı. Bölüm Başkanlığını vekaleten kendisine alarak, “ithal” profesörlerin öğrencisi olan bir öğretim üyesini kendine yardımcı olarak atamakla “ithal” profesörlere psikolojik baskı yaptı. Nihayet sonradan Bölüm Başkanı ataması, için yapılan işlemlerde, dört Anabilim Dalı Başkanından, üçü, Bölüm Başkanı olarak yeniden beni önerdiği halde ve Bölümde olan İkinci profesör da yazılı olarak Bölüm Başkanlığına talip olmadığını bildirmesine rağmen, Dekan inadına, emrivaki olarak onu Bölüm Başkanı olarak atadı… Yasal Haklarımı savunmak için, Üniversitede tarafıma yapılan hukuksuz ve usulsüz işlemlerle ilgili 7 tane dava açmak zorunda kaldım. Geçen Rektör seçiminde benimle birlikte tüm “ithal” öğretim üyeleri sizi açıktan desteklemesine rağmen, Türkiye’de bulunduğum 17 yılın en huzursuz yaşadığım dönem, sizin yönetimde bulunduğunuz son 4 yıldır, çünkü bu dönemde en değerli zamanımı yasal haklarımı aramakla geçirdim. Huzursuz ve sıkıntılı geçirdiğim günler, benim bilimsel performansımı çok kötü etkiledi.

4. Beni en çok üzen ve hayatımda hiçbir zaman unutamayacağım bir hususu da size iletmek isterim… Önceki seçim zamanındaki vaatlerinizde, herkesin Rektör’ü olacağınızı, ayrımcılık yapmayacağınızı

beyan etmiştiniz. Fakat siz ve ekibiniz, taziye gibi durumlarda bile Mukaddes dinimizce önerilen, dini işlerde bile ayrımcılık yaptınız. Bu yılın 13 Martında, 20. Yüzyılının Bilim Adamı seçilen, zamanında Hacettepe Üniversitesinde hocalık yapmış, Bakü Devlet Üniversitesinin eski Rektörü, Ünlü Fizikçi, Azerbaycan Milli Bilim Akademisinin asıl üyesi seçilen, ikisi İngilizce, üçü Rusça ve Azeri Türkçesi ile basılmış ona yakın kitabın yazarı olan abim, Bahram Askerov vefat etti. Türkiye’deki onlarca (ODTÜ, Hacettepe, Ankara, Gazi ve diğer) Üniversitelerden, Bakü Devlet Üniversitesine yazılı ve sözlü olarak baş sağlığı iletildi. Fakat, siz, ekibiniz ve Dekanımız ( Dekanımızın bana karşı yaptığı tüm haksızlık ve hukuksuzluklara rağmen, annesi rahmetlik olduğunda kendisinin makamına giderek taziyede bulunmama rağmen) bu güne kadar taziyede bulunmadınız. Bu bana karşı bir haksız tepki olsa bile, bilme ve bilim adamlarına yapılan bir saygısızlık gibi değerlendirilmekle beraber, sizin ayrımcılık tavırlarınızdan kaynaklandığı düşüncesindeyim. Bunun Müslümanlık ve dindarlık açısından hiçbir savunacak tarafı bulunamaz. Bu durum, Sizin “Müslüman, Müslümanın Kardeşidir ve Bir Millet” iki Devlet deyimini hiçe saydığınız anlamına gelmektedir.

Bununla ilgili aşağıdaki bilgileri hatırlatmak isterim: Taziye vefat etmiş bir kimsenin hayattaki yakınlarına "Başınız sağ olsun" şeklinde dilekte ve sabır tavsiyesinde bulunmaktır. Bu, Müslümanların İslami bir vazife ve insanî bir davranıştır… Ayrıca, Abdullah ibni Mes´ud´dan rivayet edildiğine göre, Peygamber efendimiz buyururdu ki: "Kim, bir musîbete düşene taziyede bulunursa, onun mükâfatını alır" denmektedir. Taziye, ölünün yakınlarının üzüntüsünü paylaşarak, onları teselli edici, rahatlatıcı sözler söylemektir. Hz. Peygamber, cenaze yakınlarına taziyede bulunmayı tavsiye etmiştir. (Tirmizî, Cenâiz, 71).

Sayın Rektör adayı, Siz 21. 10. 2014 tarihinde mesai saati bittikten sonra seçim amacı ile beni ziyaret ettiniz ve benden önerilerimi sordunuz. Sizden, tarafıma yapılan haksızlıklardan dolayı, olan kırgınlığımı azaltmak, için yaptığınız hukuksuz işlemlerden bahsedeceğinizi ve geç de olsa baş sağlığı vermenizi beklerdim. Fakat siz üniversitemize en çok bütçe ayrıldığını, yeni yapılan binaların muhteşemliğinden, geliştirme ödeneğinin kesilmemesi için öneri veren tek Rektör olduğunuzdan konuştunuz. Bilimsel yayınlara göre, başka üniversitelerde teşvik verildiği halde bizde neden olmadığını sorduğumda ise tam tersine bütçenizin yetersiz olduğunu ifade ettiniz. Benim size verebileceğim öneri: Üniversitemizde yapılan binalarla beraber, akademik ve idari personelin huzursuzluklarının giderilmesi, özgürlüklerinin temini ve maddi durumlarının iyileştirilmesi gibi insani şartların sağlanmasıdır.

Bu temennilerimle önümüzdeki seçimin tüm Adaylar ve Üniversitemiz açısından hayırlı olmasını ve hakkın batıla galebe çalmasını dilerim.

Prof. Dr. İskender ASKEROĞLU

Fen –Edebiyat Fakültesi Fizik Bölümü

Katıhal Fiziği Anabilim Dalı Başkanı

Bu açık mektupla ilgi Rektör ve Dekan’ın Sözcüsü görevini yapmağa çalışan Prof. Dr. Ramazan Erenler’in kendisi ile alakası olmayan konularla ilgili mektup yazan hoca hakkında, iftira küçük düşürücü ifadelerle cevap yazmakla Yönetime yalakalık yapmağa devam etmesi çok manidardır.

AdminAdmin